1963’te hayatımıza giren bu söz, şimdilerde polislerin neredeyse her tutuklamada söylediği cümleler bütünüdür.
Gelin, bu cümlelerin ortaya çıkış hikâyesine bakalım.
Ernesto Miranda, Arizona’da yaşayan bir gençti.
1963’te ise bir bayana tecavüz suçlamasıyla gözaltına alınıp imzalı itirafı alındı. Miranda’nın avukatı mahkemede, müvekkilinin epey genç olduğunu ve suçlamaların şokuyla ne söylediğinin şuurunda olmayan biri olduğu gerekçesiyle itirafını iptal ettirmeye çalıştı.
Ancak avukat başarılı olamadı. Bu sırada dava, bir öbür avukatın merceğine girdi ve farklı avukat tarafından ABD yüksek mahkemesine taşındı. Yüksek mahkeme ise bu davaya dair farklı bir yaklaşımda bulundu.
Bir şüphelinin tutukluluğu sırasında alınan itiraf ve beyanların mahkemece kabul edilebilmesi için, polisin öncelikle konuşmama hakkından başlayarak isimli sistemin birtakım ana temellerini şüpheliye söylemesi gerektiğine hükmedildi.
Böylece Miranda’nın mahkumiyet kararı bozuldu.
Öncesinde bireylerin bilgilendirilmesi gereken hakların, bir listesi çıkarılmış olmasına rağmen somut bir metin hazırlanmamıştı. Kararın bozulmasından sonra gerekli olan metin kaleme alındı.
“Sessiz kalma hakkın var. Söyleyeceğin her şey mahkemede aleyhine kanıt olarak kullanılabilir. Bir avukat tutma hakkın var ve sorgulama sırasında avukatın hazır bulunabilir. Bir avukat tutma imkanın yoksa, sorgulamadan evvel nöbetçi mahkeme sana bir avukat gönderebilir.”
Bu metin, Ernesto Miranda’ya sorgulama sırasında söylenmediği için Miranda yine yargılandı ancak 20 yıl mahpus cezası almaktan kurtulamadı. Yani hakları öğrenmesi, kuşkusunu ortadan kaldırmadı.
Böylece “Sessiz kalma hakkına sahipsin” sözleriyle başlayan ibare, Miranda davasının akabinde polisler tarafından yaygın bir halde kullanılmaya başlandı.
Zıt Uçan ve Döngüler Yapan Bir Akrobasi Uçağının Yakıtı, Gaz Tankından Motora Nasıl Ulaşır?
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.