Türkiye, Sistemsiz Göç ve Aşı Zıtlığı Nedeniyle Kızamık Salgını Riskiyle Karşı Karşıya

Türkiye’de gündemin bir numaralı hususu olması gereken lakin pek konuşulmayan bir sorun var. Bu sıkıntı, Kızamık. Evet yanlış duymuyorsunuz. Yapılan resmi açıklamalar, Türkiye’de kızamık hadiselerinde çok önemli artış yaşandığını gözler önüne seriyor. Uzmanlara nazaran bunun iki temel nedeni var. Aşı aksiliği ve sistemsiz göç. Bilim insanları, hükümetin hemen harekete geçmesi gerektiğini ve kızamığın Türkiye gündeminden düşürülmesi gerektiğini söylüyorlar. 

Hürriyet’ten Fulya Soybaş’ın haberine göre Türkiye, kızamık yaygınlığında Avrupa üçüncülüğüne yükseldi. Dört ay üzere kısa bir müddette 1.440 kızamık vakası görüldü. Bunların 242’si ise ağır bakımlık durumdaydı. Hatta İstanbul’da 2 çocuk, bu kolay hastalık nedeniyle hayatını kaybetti. Yapılan açıklamalarsa kızamığa karşı müdahale gelmediği sürece, bu hastalığın bir salgına dönüşeceğini gözler önüne seriyor.

Kızamığın iki temel nedeni var: Aşı tersliği ve sistemsiz göç!

Aile Hekimliği Çalışanları Sendikası Genel Lideri Dr. Ahmet Kandemir tarafından yapılan açıklamaya nazaran Türkiye, son periyotlara kadar kızamık aşılaması konusunda çok düzgündü. Hatta aşının fiyatsız olması da işleri kolaylaştırıyordu. Lakin bilhassa de COVID-19 aşılarıyla başlayan tartışmaların aşı zıtlığına dönüştüğünü anlatan Kandemir, buna göçmenlerin de eklenmesiyle olayların riskli bir noktaya geldiğini söz ediyor. Ahmet Kandemir’in mevzuyla ilgili açıklaması şu halde:

“Toplum sıhhatine değer veren bir ülkeyiz aslında. Aşılamada çok büyük muvaffakiyetler elde ettik bugüne kadar. Kızamık, kızamıkçık, kabakulak üzere aşılar esasen bizim aşı takvimimizde var. Üstelik fiyatsız yapılıyor, bu büyük bir avantaj. Bize gelen ve aşı yaptırmak istemeyen hastalarımızın birçoklarının yaşadığı aşı tereddüdünün COVID-19 sonrası arttığı ya da oluştuğunu söylemek mümkün. Ayrıca göçmenleri de kültür farkı sebebiyle aşıya ikna etmekte eza olabiliyor. Kızamığın salgın bir hastalık ve çok da bulaşıcı olduğunu anlatıp tereddütleri ortadan kaldırıyoruz elimizden geldiğince. Ama asıl hemen Bakanlığımızın tüm tereddütleri giderecek biçimde insanları bilgilendirmesi, kampanyalar başlatması lazım. Aşılamada yüzde 95 altına inildiği vakit salgın riski başlar, şu an şimdi salgına dönmedi ama ek tedbirler alınmaz, düzensiz göç ile alakalı bir şeyler yapılmazsa kısa vakitte salgına dönecektir.”

Kızamık ile COVID-19 aşılarını kıyaslamamak gerek! Kızamık aşısının tarihi, 1960’lı yıllara kadar gidiyor

“Çip yerleştirecekler” üzere hurafeleri bir kenara bıraktığımızda, insanların COVID-19 aşılarına karşı temkinli yaklaşmalarının en temel nedeninin uzun vade tesirlerinin bilinmemesi olduğunu söyleyebiliriz. Fakat birtakım kısımlar, bunu tüm aşılar için genellemeye başladılar. Yani yalnızca COVID-19 değil, öbür hastalıklarla ilgili aşıların da kullanılmaması gerektiğini savunmaya başladılar. Lakin bunun elle tutulur bir yanı yok. Pekala neden?

Kızamık aşısı, ilk kez 1960’lı yıllarda kullanıldı ve o günlerden bugünlere kadar geldi. Yani kızamık aşısının “uzun vade etkileri” esasen yıllar evvel tespit edildi. Bu yüzden, COVID-19 aşıları ile kızamık aşısını tıpkı kefeye koymak mantıklı bir yaklaşım değil. Sıhhatimizi korumak için, çocuklarımıza kesinlikle kızamık aşısı yaptırmak gerekiyor. Şunu da belirtelim; kızamık yaygın olarak çocuklarda görülen bir hastalık olsa da yetişkinler de bu hastalığa yakalanabiliyor ve hatta hastanelik olabiliyorlar…